DOĞUŞ HİKAYEMİZ
BODRUM HEREDOT ÜÇÜNCÜ YAŞ (AKADEMİSİ) DERNEĞİ KURULUŞ HİKAYESİ
“CAMILLE’NİN MUTFAĞI”
Camille kocasını o kadar iyi tanıyordu ki Selçuk’un ayaklarını uzatıp, gazete ve kitap okumakla yetineceği bir emeklilik geçireceğini zaten düşünmemişti. Ne var ki emeklilik sonrası yerleşme kararı aldıkları o dingin kasabadan bu kadar çabuk sıkılmasını da beklemiyordu doğrusu! Selçuk’un kararı kesindi. Daha dinamik bir coğrafyada yaşayacaklardı.
Bunca senelik evliliğin getirdiği eşzamanlı mükemmeliyetçilik devreye girmiş, bir kıyı Ege kasabasından diğerine, Bodrum’a ne ara taşınmışlardı anlamamıştı bile.
Selçuk Şahin; dört kardeşin en büyüğü ve kendi deyimiyle “galiba en çok laf dinleyeni.”
“Edebiyat karın doyurmaz,” diyen babasının yönlendirmesiyle mühendis çıkmış, devlet bursuyla İngiltere’de devam ettiği eğitiminin sonuna doğru eşi Camille ile tanışmıştı. Biri çok tanınmış bir tiyatro insanı, diğeri çok bilinen bir gazeteci-yazar olan kardeşlerinin aksine babasının kendisi için planladığı yolda devam etmiş, başarılı da bir iş insanı olmuştu. Kitaplar, edebiyat, sanatın her dalı ve briç ilgi alanlarının başında geliyordu. 2000’lerin başında kendi ortaklığı olan işinden emekli oldu. Emekliliğe sandığından daha zor uyum sağlayacağını anlaması çok da uzun sürmedi. Daha çok kitap okumak, bahçesiyle uğraşmak, denizde geçirilen zaman, yazı, konukları ve briç; yetmiyordu!
2001 yılında Bodrum’a taşındıktan bir müddet sonra, iki yılda yirmiden fazla kitap basan Troya Yayıncılık’ı kurdu. Ne var ki ufak yerlerin büyük sorunları oluyordu. Kimi lojistik, kimi bürokratik güçlükler nedeniyle yayıncılığa ara verdi. Beş yıldan fazla Bodrum Briç Kulubü’ne başkanlık yaptı. Yerel gazete ve dergilerde köşe yazıları, teknesi… Bir şey, çok önemli bir şey hep eksikti!
“Diğer ülkelerin emekliler için nasıl bir yaklaşımı vardı, bu insanları hayata dahil etmek, üretmeye devamı teşvik için bizde olmayan nasıl bir çözüm bulmuşlardı?” düşüncesinden yola çıkarak hayatındaki boşluğu dolduracak olanı aramaya “3. Yaş Üniversitesi” hareketini keşfedene kadar devam etti.

Geriye bu oluşumu Türkiye’ye taşımak kalıyordu.
2005 yılında İngilizce basılan Bodrum Observer Gazetesi’ndeki köşesinde ve Türkiye’de ilk kez bu konuda bir yazı kaleme aldı. Makâlesi dünyadaki “3.Yaş (Nesil) Üniversiteleri” hakkındaydı. Fransız menşeili bu proje özellikle İngiltere’de çok yaygındı. Selçuk Şahin’in araştırmacı beyninde şekillenen bu hareket Bodrum Observer’da çıkan makalesinden sonra insanların ilgisini çektiyse de oluşumu hayata geçirmek bir türlü gerçekleşmiyordu. Oysa 1996 yılında Bodrum Habitat Konferansı’nı gerçekleştiren zümre hâlen burada yaşıyordu. Bodrum’da mevcut bir koza var olmasına vardı da fikir birliğine varılamıyor, ilk adım atılamıyordu. Bir beş yıl daha böyle geçti.
Selçuk Şahin Bodrum’un yerleşik yabancılarından Alman çevirmen Anette’in vasıtasıyla tanıştığı duayen turizm rehberi /iş insanı ve kendisi gibi mühendis olan Semih Adıyaman’ı da bu heyecan verici projeden haberdar etti. Semih Adıyaman’ın özellikle Bodrum Türsab Başkanlığı’ndan ve sivil toplum kuruluşlarındaki etkin çalışmalarından tanıyıp, büyüttüğü bir çevresi vardı. Bu arada Camille Şahin’in, bir kısmı Bodrum’da yaşayan yabancılardan oluşan arkadaş topluluğu projeyi desteklemeye başladı. Gün be gün kuruluş aşamasına yaklaşılıyordu. Camille’in resim çalışmalarını yürüttüğü ressam Nebahat Timur Tokgöz’ün atölyesindeki toplantıda Selçuk Şahin fikir babası olduğu 3.Yaş Üniversitesi projesinin gerçekleşmesi için daha fazla beklemeye, danışmaya ya da fikir sormaya devam etmeyeceğini belirtti. Proje artık gerçeğe dönüşmeye hazırdı.
Şubat 2009’da yerel kanunlara göre dernek olarak kurulması kararı alınan Bodrum “Herodot” 3. Yaş Akademisi, Mart 2010’da resmen dernekleşti. Selçuk Şahin’in kurucu başkanlığında, Semih Adıyaman’ın isim babası olduğu Bodrum Herodot 3. Yaş Derneği bünyesinde kurucu dokuz üye sık sık bir araya gelip, faaliyet takvimi ve üye sayısını artırmak adına neler yapacaklarını konuşuyorlardı. Toplantı mekanı olarak Nebahat Timur Tokgöz’ün resim atölyesi, Bodrum Deniz Ticaret Odası, en çok da Fatih Bozoğlu’nun sahibi olduğu kitabevi, Oasis Avm’nin müdürü Mazhar Vardar’ın Dernek’e tahsis ettiği toplantı odalarından biri ya da “Camille’in Mutfağı” devredeydi.
Camille ve Selçuk Şahin’in Bodrum merkezdeki evinin bahçeye açılan büyük mutfağında, Camille’nin yaptığı atıştırmalıklar, kekler, börekler eşliğindeki buluşmalar en verimli olanlarıydı.
Kurucu üyelerden Ludmila Denisenko ve Gülnar Önay’ın anılarında ilk günler çok ayrı bir yer tutuyor. Yazar ve çevirmen Ludmila Denisenko ilk toplantı için kadim dostları Camille ile Selçuk’un evine bugün gibi hatırladığı beyaz, dik yakalı şık bir elbise giyip gittiğini söylüyor. Üst katında Selçuk Şahin’in muhteşem kütüphanesinin olduğu evin alt katındaki mutfakta yapılan ve uzun saatler süren toplantılara gelenler yiyecek bir şeyler getirse de Camille’nin birbirinden lezzetli hamur işlerinin, keklerinin ve atıştırmalıklarının her daim hazır olduğunun altını çizerek.
Geri kalan kısmı da, bayram günleri için ince kumaştan bir ceket, kadife pantolon ve yine kadife ayakkabılar ile diğer günler için yerli kumaştan yapılmış sağlam bir elbiseden ibaret olan giyim eşyasına ayrılmıştı. Kırkını aşmış bir kâhya kadın, onun daha yirmi yaşına gelmemiş bir kız olan yeğeni ve hem ev işlerine hem de tarlaya bakan, atı tımar eden ve bağ ile de ilgilenen bir uşak ev halkını oluşturmaktaydı. Ellisine yaklaşmış bulunan asilzademiz gürbüz, zayıf yapılı, uzun boylu, zayıf yüzlü, sabahları erken kalkmaya alışmış, ava çok düşkün bir adamdı.
Bahçecilik ve Türkiye’nin florasıyla ilgili sekiz kitap yazan Gülnar Öney o kocaman mutfaktaki tek masanın yeterli gelmediği zamanlarda evdeki ve bahçedeki diğer masaları, iskemleleri mutfağa taşıyarak toplantılara devam ettiklerini ve “Camille’nin Mutfağı”nın sayısı gittikçe artan konuklara artık dar geldiğini söylüyor.
Oluşuma çok ulusluluk kazandıran bir diğer etken de ilk üyelerden Christine Davies’in o sıralar Bodrum’a akın etmiş yerleşik yabancılardan kurulu çevresinin zaman içinde H3A’e dahil olmasıydı. Ayrıca, Christine Davies, Linda Bennett ve daha sonraları Vivian ve Jak Kohen’in özverili çalışmaları sayesinde ilgi grupları oluşumu, web sayfası, bütçe takibi gibi kalemler kısa sürede hayata geçiyordu.
H3A’de ilgi grupları büyüyor, üye sayısı artıyordu.
Artık “Camille’nin Mutfağı”na ve beş çaylarına veda vakti gelmişti. Dağınık adreslerde toplanmalar çok da verimli olmuyordu ama nereye gidecekelerdi?
İşte tam da o günlerde Güreceli Recep Cingöz ve Dursun Yiğit’e ulaşıldı. Recep Cingöz ve Dursun Yiğit fevkalade şık bir harekette bulunup, Dursun Yiğit’in Gürece’de sahibi olduğu taş evi Bodrum H3A Dernek’inin kullanımına verdi.
Kurucu üye olmadıkları halde aktif grup katılımları, sundukları yeni fikirler ve çalışmalarıyla kısa zamanda kalıcı yer edinen 93 ve 94 numaralı üyeler Martha ve Robert Patrick o günleri şöyle anlatıyor:
“Bina bakımsız ve neredeyse âtıldı. Minicik katkı payları koyarak ya da evlerimizden getirdiğimiz eşyalarla Dernek binamızı kurduk, süsledik. Bahçeyi düzenledik. Amatör bir ruh ve fedakarlıkla çalıştık. İlgi grupları tam olarak oluşmamıştı, Dernek binamız olunca o iş de hızlandı. Gönüllüler olarak ilgi grupları moderatörlüklerini aldık. Paylaşım ruhuyla ve değişik fikirlerin birbirimizi aydınlatmasıyla büyümeye devam ettik ve ediyoruz. Çok uluslu olmak farklılıklarımızı dengelemeyi öğretti. İnanıyoruz ki biz ve bizim gibi pek çok yabancının Bodrum’da yaşamaya karar kılmasında H3A önemli bir yer tutmakta.”

Selçuk Şahin’in altı yıl süren başkanlığından bir sonraki dönemde Camille Şahin iki yıl için Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi. Şu anki Başkan Samer Atasi 2015 yılında Robert Patrick vasıtasıyla üyesi olduğu H3A’in Dernek Yönetim Kurulu’a girmesi yönünde yapılan teklife önceleri biraz mesafeli yaklaşsa da zamanla bu oluşumun içinde yer alması gerektiğine ikna olduğunu belirtiyor.
2018 yılına gelindiğinde ise kurucu başkan Selçuk Şahin ve sonrasında başkan seçilen Camille Şahin’in kendisine Başkanlık’a aday olması yönünde getirdikleri öneriyi kabul edip seçime giriyor.
Samer Atasi otuz üstü sayıya ulaşan ilgi grupları ve yine Dernek üyesi olan değerli kimi isimlerle gerçekleştirilen birbirinden özel sunum, konferans ve kültürel gezilerin aktif üye sayısının katlanarak çoğalmasında etkili olduğunu düşünüyor. Üstelik tüm bunların son derece alçak gönüllü bir yıllık aidat ile gerçekleştirildiğinin de altını çizmekte yarar var. Son üç yılda sayısı hızla artan üyelerin sağlıklı veriye ivedi olarak ulaşmalarının sağlanması güncel internet araçlarının verimli şekilde kullanılmasını gerekli kılmakta. Mevcut web sitesinin yeniden yapılandırılması ve grup mail üstünden yürüyen duyuru sistemine ek olarak sosyal medya paylaşımlarının geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar varılan bu hedeflerden bazıları.
Edebiyatla ilgili okuma/yazma gruplarıyla, Türkçe ve diğer dillerdeki sohbet gruplarının çeşitlendirilmesi, ping pong, sinema, botanik, Rock and Roll, Türkçe yazı ve “Herodot Gezginleri” adını alan yeni etkinlik guruplarının faaliyete geçmesi de son dönem çalışmalarının akla ilk gelenlerinden. Gönüllülük esası, kesintisiz bilgi paylaşımı ve şeffaf yönetim Derneğin olmazsa olmazları. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen anket sonuçları doğrultusunda üyelerin istek ve önerileri değerlendirilmeye ve yeni ilgi grupları ile aktiviteler oluşturulmaya devam ediliyor.
H3A aktivitelerini destekleyecek ve H3A üyelerinin buluşabilecekleri bir mekan sağlaması için çabalar başladı ve sürüyor.
“…Hikayemiz kaybolmasın… Bodrum’un tarihine bir not düşülsün istiyorum.” diyen Selçuk Şahin ve birlikte hareket ettiği öncülere saygıyla.
YAZARIN NOTU
Bodrum H3A Yönetim Kurulu Başkanı Samer Atasi Dernek’in 10.Yıl Kutlamaları kapsamında kurucu başkan Selçuk Şahin’le ilgili bir yazı kaleme almaya sıcak bakıp, bakmayacağımı sorduğunda hiç duraksamadan; “tabii, zevkle…” dedim.
Günümün büyük bir bölümü zaten okumak ve yazıyla geçtiğinden bu görev benim için son derece keyif verici bir çalışma olacaktı. İlk randevum kurucu başkan Selçuk Şahin’leydi ve kendisiyle bir sabah kahvesi buluşması öyle herhangi bir tanışmadaki gibi alışılmış şekilde başlamadı.
“Selçuk Bey sizi tanıdığıma çok memnun oldum. Ayrıca üyesi olmanın ayrıcalıklarını yaşamış biri olarak kurucu başkanı olduğunuz bu oluşumun yalnızca Bodrum’la sınırlı kalmaması gerektiğini düşünüyorum.” dedim.
“Hikayemiz kaybolmasın, duyulsun. Pek çok insan büyük emekler verdi. Bodrum’un tarihine bir not düşülsün, hatırlansınlar istiyorum.” dedi.
Kurucu başkanı ve fikir babası olduğu oluşum için çoğul şahıs takısıyla konuşuyordu. Tevazusu ve dildeki vefa vurgusu dikkatimi çekti. Daha sonra yanındaki hanımefendiyi tanıştırdı.
“Sönmez Taner’den ve fikirlerinden çok yararlandım. Kendisi duayen kütüphaneci, yazar ve çevirmendir. Geçmişte Bodrum’da yapılan Habitat Konferansı’nı gerçekleştirmiş isimlerden biri; büyük işler başarmış değerli bir insandır. Bir de mutlaka Semih Adıyaman’la da bir görüşme yapın. O da kurucularımızdandır, çok emeği geçmiştir.” dedi.
Sonraki günlerde sırasıyla Semih Adıyaman, ilk üyelerden Ludmila Denisenko, Gülnar Önay, Dernek’in ikinci Yönetim Kurulu Başkanı Camille Şahin, kurucu üye olmadıkları halde kurucular tarafından adları sıkça zikredilen Bob ve Martha Patrick, son olarak da Dernek’in şu anki yönetim kurulu başkanı Samer Atasi’yle teke tek görüşmeler yaptım. Kimi kayıt dışı, çoğu müthiş keyifli anıları barındıran sayfalar dolusu not aldım. Elimdeki bütün verileri bu dört, beş sayfalık anı-öyküde paylaşmak mümkün olmasa da, çok da uzak olmayan bir gelecekte Selçuk Şahin’in hayalini nasıl gerçekleştirdiğinin ve Dernek’in örnek teşkil eden kuruluş hikayesinin kitaplaştırılacağından neredeyse eminim.
Bu olağanüstü gönüllü hareketinin kuruluş aşaması, bugüne taşınan başarısı ve öncülerin hikayeleri birkaç sayfayla anlatılamayacak kadar değerli.
Saygıyla
Ş. Didem Keremoğlu
Kasım – Aralık 2019
Bodrum