Antalya Gezisi 19 Nisan 2019

Kont Karl Graf Von Lanckoronski’nin  ”Pamphylia ve Pisidia Kentleri” eserinin izinden

Panphylia,Pisidia ve Lydia coğrafyasında  bir keşfe çıktık.

İlk gün, antik kent duvarlarını geçerek Alaaddin’in yivli minare ve devşirme sütunlarla donanmış camiini,gösterişli taç kapısı ile beliren Giyaseddin Medresesini,Yavuz Selim ve Korkut’un anneleri Nigar Hatun’un kümbetini ve Karatay Medrese ziyaretlerinden sonra ,benzerini  Perge’dede göreceğimiz  Hadrian Kapısını rehberimiz Canan Küçükeren’in doyurucu tanıtımından sonra ”Kale içine -eski şehire” daldık. Eski şehir sihirli bir elin koordineli dokunuşlarından sonra seyrine ve dolaşmaya doyulamayacak kadar güzel mi güzel olmuş. Düzenli ve özenli dar sokaklarından geçip Hıdırlık Kulesi ve parkına varınca Körfezin karşı yakasındaki  Bey dağları  tablo görünümünde karşımıza çıkıverdi. Bu doyumsuz manzarayı  birkaç bira birkaç şarap kadehini boşaltarak kucakladık.

Kale içi hertürlü övgünün üzerinde,Emeği geçenleri yürekten kutluyoruz ve darası, Mausolumu,Surları,sokaklarında boynu bükük kalmış birkaç ev ve kulesi ile kurtarılmayı bekleyen Bodrum’umuzda diye umutlanıyoruz.

Antalya müzesinde Yorgun Herakles, Plancia Magna’nın tanrıçaları kıskandıran heykeli, Lahitler salonu, 500.000 yıl öncesinden Roma çağına kadar yöre insanına ev sahipliği yapmış Karain mağarası ve diğer Prehistorik çağ buluntularının bulunduğu Salon ,Tanrılar-tanrıçalar Salonu,İmparatorlar-imparatoriçeler Salonunu gezerek Perge’ye koşuyoruz. Kent girişinde  Büyük Plancia Magna’nın anıt  mezarı, Roma ve Helenistik kapılar,Romadaki hamamların ihtişamı ile yarışan kuzey ve güney hamamları,Gösterişli Agora,Sutünlu caddeleri,çeşmeleri,arena ve tiyatrosu ziyareti ve öğle atıştırmasından sonra Aspendos’a varıyoruz. Muhteşem  Tiyatrosu,Akropol tepesindeki Agora,devasa  Basilika,Anıtsal çeşme,Nymphaeum, stadium,Gymnasıum vede   17 kilometre uzunluğundaki  Aqueduck, görülmeğe değer.Manavgat Şelalelerinin tavafından sonra doğru akşam yemeğine.Ertesi gün erkenden   Antalya-Finike arasındaki Cennet yolundaki keyifli sürüşten  sonra Limyra’ya varıyoruz, 450 metreye varan yukarı şehri,bahrından doğan Limyra deresinin yanında Arikanda suyu ve Kara çay  derelerinin kucakladığı  müthis pikçoresk bir doğaya sahip hititlerin Zemuri’si burası. Beş büyük nekropolü ile tüm Lykya nın %40 mezar anıtlarına bir o kadar çok yazıtlarına sahip bir yerleşim. Mausolos’un çağdaşı Perikle’nin kenti. Perikle’nin Mausoleum’a benzer anıt mezarı ve sarayının,Ptolemaion kültünün, İmparator Augustus’un yeğeni Gaıus Caesar’ın kenataphının,Bektaşi Kafi  Dedenin Türbesinin bulunduğu çok zengin bir kent.

Patara ve Xsanthos ziyaretlerinden sonra 24:00 sularında sevgili Bodrum’umuza ulaşıyoruz. 1100km.  kadar  tutan bu  oldukça yoğun ve yorucu geziyi sonuna kadar gık demeden ilgi ve keşfetme duygusu ile dolaşmak ancak Herodot Gezginlerine has bir özellik,Hepinize ve rehberimiz Canan Hanıma  çok çok teşekkür ediyoruz.