Göbeklitepe’nin ortaya çıkarılmasında büyük emeği geçen Arkeolog Prof. Dr. Klaus
Schmit’in birlikte çalıştığı eşi arkeolog Çiğdem Köksal Schmit’in Bodrum’da Nurol
Kültür Merkezinde verdiği konferansta oturacak yer kalmadı.
Bodrum Gündem Haber (23/11/2017)
Herodot 3. Yaş Akademisi tarafından düzenlenen arkeolog Çiğdem Köksal Schmit’in
konuşmacı olarak katıldığı konferansa yoğun bir ilgi oldu. Salonda oturacak yer
kalmayınca seyirciler sahnenin bulunduğu yerde bağdaş kurarak konferansı dinlediler.
Dünyaca ünlü Göbeklitepe kazılarını başlatan, 2014 yılında ise yaşamını yitiren arkeolog
Prof. Dr. Klaus Schmit’in birlikte çalıştığı eşi arkeolog Çiğdem Köksal Schmit, Bodrum’da
verdiği konferansta Göbeklitepe’yi anlattı.
Şanlıurfa yakınlarındaki Göbeklitepe’de Prof. Dr. Klaus Schmit tarafından başlatılan kazılar,
‘Bir Keşfin ve 20 Yılın Hikayesi’ isimli konferansta arkeolog Çiğdem Köksal Schmit
tarafından anlatıldı. Oasis Nurol Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda Heredot 3. Yaş
Akademisi tarafından düzenlenen konferansa Bodrumluların ilgisi yoğun oldu, salon
tamamen doldu. Schmit, insanların tarıma başlamadığı, metalin bulunmadığı bir dönemde
yerleşik alan olan Göbeklitepe ile ilgili şunları söyledi: “Göbeklitepe’yi ilk olarak 1963 yılında
ABD’li arkeolog yüzey araştırmaları sırasında keşfetti. Ayrıca 1985 yılında bulunan
heykeller Göbeklitepe’yi tasvir ediyordu, ancak o zaman kazı fırsatı kaçırıldı. Klaus ise 1994
yılında yüzeyde bulunan çakmak taşları ve yüzey buluntularından Göbeklitepe’yi tespit
ederek çalışmalara başladı. İlk bulunan dört yapıda özellikle doğalcı bir tarzda yapılan
dikilitaşlar dikkat çekti. Ayrıca o zamanlarda dahi bazı kuşlarla birlikte hala yörenin
özeliklerini taşıyan ve yansıtan kelaynak gibi kuşların figürlerini de bu dikilitaşların üzerinde
tespit ettik. Ayrıca totemler de bu kazılarda insan başları ile birlikte gün ışığına çıktı.
Günümüzden 14 bin yıl öncesine kadar uzanan bu medeniyet, sadece Anadolu tarihini
değil, dünya tarihini de değiştirdi ve Anadolu arkeolojisine yepyeni boyutlar kattı.
Göbeklitepe’de dairesel formdaki tapınakların en önemlisi ‘D’ Tapınağı. Bu tapınaklarda
genellikle T biçimli dikili taşlar ve üzerlerinde muhteşem bir şekilde kabartma olarak
işlenmiş hayvan sembolleri betimlenmiş. Ayrıca bulunan heykeller de buradaki
medeniyetin görkemini göz önüne sermekte.”
Göbeklitepe’de yaşayan insanların hem taştan, hem de ahşaptan araç gereçleri
bulunduğunu belirten Schmit, burasıyla ilgili birçok yayının binlerce insanın akın etmesine
neden olduğunu söyledi.
‘Şiddetin İzlerine Rastlamadık’
Yaklaşık 55 dakika süren konferansın ardından izleyenlerin sorularını yanıtlayan Schmit,
Göbeklitepe ile son iki yılda bilgi kirliliği oluştuğunu belirterek, “Örneğin dinin doğduğu yer
olarak lanse edilmeye çalışıldı, ama arkeolojik buluntuların hiçbiri bu konuyu desteklemedi.
Ayrıca dolgu topraklarında yaptığımız kazılarda hayvan kemiklerinin yanı sıra, insan
kemiklerine de rastladık. Ancak ne sunakları bozduk, ne de duvarların altındaki eserleri
çıkarmadık. 2009 yılından itibaren ekibimize katılan antropologlar insan kemiklerinin
üzerinde yaptığı araştırmalarda insan kemikleri üzerinde kesik izlerine rastladı. Ama bu
kemik izlerinin insanlara işkence yapıldığı veya kasıtlı öldürüldüğü anlamına gelip
gelmediği ile ilgili net bir bulgu yok. Göbeklitepe kazılarında bizler büyük bir şiddetin izlerine
rastlamadık” diye konuştu.
Konferans sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çiğdem Köksal Schmit,
Göbeklitepe’nin dünyanın tarihini yeniden yazacağı ile ilgili cümlelerin ise çok iddialı
olduğunu söyledi.