Dans etmeyi ne zaman bıraktınız?

Dans etmeyi çok severim. Lise öğrencilik yıllarımda halk oyunları oynadım. Gençlik yıllarımda çok dansettim. Babam ve amcam çok iyi dans ederlerdi. 1950’li yıllarda, Ankara’da çeşitli vesilelerle balolar düzenlenirdi. Yılbaşı Balosu, Cumhuriyet Balosu, Zafer Balosu, Tıp Balosu ve benzeri. Babam ile tango, amcam ile vals yapardık. Onları sevgiyle anıyorum. Elbette kendi yaşımdaki kavalyelerle de dans ettim. Üniversitede, danslı partiler olağandı. Ankara’da Gençlik Parkı içindeki “Bira Parkı” Cumartesi ve Pazar günleri gençler için  dans günüydü. 1985’de İstanbul’a taşındım. Ece Bar’da, Cumartesi akşamları tango geceleri yapılırdı. İstanbul’da Tango Sevenler Derneği’ne katıldım.

1993’de Bodrum’a yerleştim.  1997 yılı sonunda, sevgili dostum Yasemin’in davetiyle New Orleans’a gittim. Tulane Üniversitesinde genç bir profesör; çok eğlenceli ve danssever biridir.Yasemin, hafta sonları beni bir dans salonuna götürüyordu. Büyük bir salon, her yaştan kadın erkek kalabalığı. Müzik çalıyor ve partneri olsun olmasın herkes dans ediyordu. Resmiyet filan yoktu. Herkes günlük kıyafeti içindeydi. Ve Harika bir ortamdı. Dört hafta sonu, ben de burada dans ettim. Çok keyifliydi.

Bodrum’ döndüğümde, evrene bir dilek sundum. Bodrum’da böyle bir ortam kursak ne güzel olmaz mıydı? Bodrum’da herşeyi yapabilirsiniz değil mi? Birkaç kişi ile konuştum. Olmadı.

Aradan Yıllar geçti…Ben de sanırım bu düşümü evrenin derinliklerine terkettim.Ta ki… Geçen yıl Martha ile yaptığımız ‘Writing Circle”  buluşmalarından birinde, Sevgili Martha bize, Gabrielle Roth’dan şu alıntıyı okudu:

“In many shamanic societies,

if you came to a shaman or medicine person

complaining of being disheartened, dispirited, or depressed,

they would ask one of four questions.

Şaman toplulukların pek çoğunda,

Umutsuszluk, mutsuzluk ve depresyon nedeniyle

bir Şamana veya bir başka otacıya başvurduğunuzda, size

şu dört sorudan birini sorarlardı.

When did you stop dancing?

When did you stop singing?

When did you stop being enchanted by stories?

When did you stop finding comfort in the sweet territory of silence?

Dans etmeyi ne zaman bıraktınız?

Şarkı söylemekten ne zaman vaz geçtiniz?

Öykülerden büyülenmeyi ne zaman terk ettiniz?

Sessizliğin dinginliğinde huzur bulmayı ne zaman bıraktınız?

Where we have stopped dancing, singing,

being enchanted by stories, or finding comfort in silence

is where we have experience the loss of soul.

Dancing, singing, storytelling, and silence are the four universal healing salves.”

Dans etmekten, şarkı söylemekten, öykülerle büyülenmekten veya

Sessizlikte huzur bulmaktan vageçtiğimiz an, tam da ruhumuzu kaybettiğimiz andır.

Dans etmek, şarkı söylemek, öykü anlatmak ve sessizlik – ruhu sağaltıcı (iyileştirici) dört evrensel devadır

İşte bu benim için çok anlamlıydı. Her ne kadar, kimi zaman, evimde, kendi kendime dans etmeyi sürdürüyor olsam da, bir  dans salonunda, dans-severlerle birlikte dans etme düşüm yeniden gün yüzüne çıktı.

O günlerde, sevdiğim bir yazarın, Halikarnas Balıkçısı’nın yaşam öyküsünü anlatan bir kitap okuyordum: aktardığı bir alıntı beni daha da heyecanlandırdı. Şöyle diyordu:

“Biz Türklerde gelenektir. Yeni karşılaştığımız kimseye mutlaka şu iki soruyu sorarız. Nerelisiniz? Ne iş yaparsınız ya da Mesleğiniz ne?  Oysa, Afrika’nın yerlisi kara Afrikalılar, yeni tanıştığı kimseye şunu sorarmış: ‘Siz nasıl türkü çığırır, nasıl dans edersiniz?“  Bakar mısınız, güzelliğe…

Ben işaretlerin gizemine inanırım. Bütün bunlar işaret değil de neydi?

Derken, geçen yıl, Derneğimizin (Hero3A)’nın Beşinci Kuruluş kutlaması sırasında, Sevgili Claire ile sohbet ediyorduk. Konu nasıl açıldı, nasıl gelişti bilmiyorum.

Dansdan sözetmeye başladık. Belli ki ikimiz de dansı seviyorduk. Hero3A çatısı altında birlikte dans edebileceğimiz bir ortam oluşturabilir miydik.

Alın size bir işaret daha!

Sonrasında, ne zaman bir Hero3A buluşmasına katılsam, bu fikri dile getirmeye başladım. Kimi arkadaşlar ilgilendiler. Ve sanırım bu dilek sonunda Christine’e ulaştı.  Kendisinden bir mesaj aldım. Nasıl bir şey düşündüğümü soruyordu? Ben de anlattım ve aslında bu düşünceyi Claire ile paylaştığımızı aktardım.

Sevgili Christine işi çabuklaştırmamızı sağladı ve bizi yönlendirdi… Sonunu biliyorsunuz. “Dans etmek ister misiniz” konulu bir ileti aldınız.

Artık bize gereken bir salondu. 4 Ocak’ta, Claire ile birlikte Maya Otel’e geldik ve Ceyhun Koçyiğit’iile görüştük.Salonları inceledik. Müzik ve dans denemesi yaptık. Salon ve koşullar uygundu.

Evrene saldığım bir düş gerçekleşiyordu,galiba.

Sevgili Claire olmasa ben tek başıma bu buluşmayı gerçekleştiremezdim. Aslında, işin büyük bölümünü Claire yürüttü. Christine bizi yönlendirdi. Camille her zamanki gibi yardımımıza koştu.  Camille ve Teoman Onursan benim yapmam gereken çevirileri yaptılar. Teknoloji özürlü olduğumdan, ekranda çok hızlı olamıyorum. Ben bilgisayarımı açana kadar, Claire işi halletmenin bir yolunu buldu. Sevgili Claire, Sevgili Christine, Sevgili Camille ve SevgiliTeoman’a çok teşekkür ediyorum.

Ve Sevgili Chris, bu ilk dans günümüzde DJ’miz olacak. Kendisi müzik CD’lerini hazırladı; yönetecek. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Üstelik ciddi bir ameliyat geçirdi. Kendisine iyilikler diliyoruz ve  özel olarak çokça teşekkür ediyoruz.

Üyelerinin dilekleri konusunda bu denli duyarlı olan, başta Başkanımız Selçuk Bey olmak üzere, Hero3A yönetimine gerçekten müteşekkiriz.

Ve işte buradayız. Dans edip eğleneceğiz. Umarım sizler de benim kadar keyif alırsınız. Bu buluşmayı paylaştığınız içinhepinize teşekkür ediyoruz. İyi danslar…

Sönmez Taner

Ocak 2016