4 Aralık 2011 Muğla Gezisi

 Yirmi yedi kişilik grubumuz parlak ve güneşli bir sabah Muğla’ya doğru yola çıktı. Turu planlayan üyeler, Hamdi Topçuoğlu ve Semih Adyıman, bize katıldılar.

Harika bir çam ormanı içinden geçerek yaptığımız yolculuk, ilk durağımız olan Kozağaç’ta kahvaltı edeceğimiz yere varana kadar iki saat sürdü.

Bir köy evinin bahçesinde verilen kahvaltıda bal, zeytin, yumurta ve ceviz gibi tamamıyla ev yapımı ürünler yer alıyordu. Hatta ceviz, yemek yediğimiz yere yakın bir ağaçtan toplanmıştı.  Göz alabildiğine kırlık alanla çevrili bu küçük köyün konumu mükemmeldi.  Işıldayan güneşle günümüze mükemmel bir başlangıç oldu.

Buradan sonra, ayrıntılara özen gösterilerek güzel bir şekilde restore edilen iki evi ziyaret etmek üzere Muğla’ya devam ettik.  Eski sokaklarda yürüdükten sonra kahve molası ve biraz daha güçlü bir içki isteyenler için ise bira vardı.

Konusunda son derece bilgi sahibi yerel bir rehber bize katıldı ve söyledikleri H3A üyesi Güler Hanım tarafından İngilizceye çevrildi.

Eski bir su değirmeni olan Belen Değirmeninde geç bir öğlen yemeği yedik.  Burada Hamdi Beyin kuzeni bize canlı müzik sunduğu için çok şanslıydık.

Gezi sırasında iki yeni üye kaydolarak üye sayısını toplam 105’e çıkarttılar. Bu gezide bize 100’üncü üye Nurcan Matoğlu da katıldı.

Günümüz, akşamın ilk saatlerinde Bodrum’a döndüğümüzde son buldu.  Çok ilginç ve eğlenceli bir gün olduğu konusunda herkesin aynı fikirde olacağını düşünüyorum.

Cheryl Sabey and translated by Vivian Kohen